Uykumun kaçıp gitmesi ile astroloji ile sohbet zamanlarım her zaman ki gibi sürdüğü bu saatler de, Ay ve Satürn arasında gelip giden, astrolojik bir izdüşümün içinde kendimi buluverdim ve düşüncelerimi klavyeye aktarmak, sizinle paylaşmak istedim..
Ay bildiğiniz gibi yengeç burcunun yöneticiliğini yapan bir ışıktır ve zodyakta 4. evin doğal yöneticisidir. 4. ev ise ana rahminin Dünyaya açılan penceresidir. Yengeç burcu astroloji literatüründe Dünyaya açılan kapı, oğlak ise doğumdan sonra yaşadığımız süreçte yöneticisi olan Satürn aracılığı ile geçeceğimiz sınavlar sonucu ulaşılacak olan Allah a varışın kapısıdır, genel deyişle yengeç, Dünyaya açılan kapı iken, oğlak Allah’a açılan kapıdır.
Şimdi Hz. İdris A.S. (Hermes)’ ten bazı sözlere bakalım:
Kocaman Boşluğun en altında ölümlülük yeri Dünya var, en üstünde de ölümsüzlük yerine geçiş yıldızı olan Zuhal Yıldızı vardır. Zuhal Yıldızı ‘’Evrensel Akıl’’ın bütün esrarının geçiş yerindedir, 7. ve son kattır, Ölümsüzlüğe oradan sonra, Chiron’un anahtarını kullanabilen erişir. Chiron’un yörüngesi düzensizdir, çünkü Chiron taşıyıcıdır, Zuhal’den sonrasından aldığını, Zuhal’den öncesine taşır. Zuhal yıldızı bu sebepten bol bol halkalıdır, aşması kolay değildir. Ruhlar oradan koparak, Dünya’ya doğru düşmeye başlarlar. Bu düşüş bir sınavdır. Düşüş, büyük ışıktan, inildikçe yavaş yavaş koyulaşan karanlığa doğrudur. Işık Ruh, karanlık maddedir. Ruh, kısa bir sınama için yeryüzüne inip maddeyle birleşecek ama maddeye boyun eğmeyecektir. Ruhun, maddeye boyun eğmesi, ona yenilmesi demek, sonsuz olarak yok olması demektir. İnsan ruhu, Külli Ruh’un parçasıdır. Sınavı kazanamazsa, o ruhta bulunan Külli Işık (İlahi Nur) sönecek, ışık yalnız başına çıktığı yere dönecek ruhu karanlıkta bırakacaktır. Ruh da, ışıksız kalınca, karanlığın içinde eriyip tükenecektir. Büyük boşluk, inen çıkan ve arada eriyip tükenen sayısız ruhların kasırgasıyla kavrulmaktadır. Sınavı kazanan ruhlar, yedi kat göğe başarıyla yükselip ölümsüzlüğe kavuşurlar. Mutlak hakikati öğrenirler. Maddeye boyun eğmeyen başarılı ruh, yeryüzündeki, kısa sınavını verdikten sonra, ilk basamak olarak Ay’a yükselir.
Asıl insan Nur’dur. İnsanlar bu nuru tanımazlar ve onu fark edemezler; ancak hakikat budur. Nur her yerde, her kayada ve her taşta vardır.
Kybalion Yedi Kozmik Yasa:
-Bütün zihindir, evren zihinseldir (zihinsellik prensibi).
-Yukarıdaki aşağıdaki gibidir, aşağıdaki yukarıdaki gibidir (tekabül prensibi).
-Hiçbir şey durmaz, her şey hareket eder, her şey titreşir (dönme-titreşim prensibi).
-Her şey ikilidir; her şey iki kutba sahiptir, her şeyin kendi zıt çifti vardır; benzeyen ve benzemeyen aynıdır; zıtların doğası bir, dereceleri farklıdır; uçlar buluşurlar; bütün hakikatler yarım hakikatlerdir; bütün paradokslar uzlaştırılabilir (kutupluluk prensibi)
-Her şey akar; içe ve dışa; her şey dalgalanır, yükselir ve alçalır. Her şeyde sarkacın salınımı vardır; sağa salınım, sola salınımla aynıdır, ritim kendini telafi eder.
-Her sebebin bir sonucu, her sonucun bir sebebi vardır. Her şey yasaya göre olur. Değişim, bilinmeyen yasadan başka bir şey değildir. Birçok nedensellik planı vardır. Hiçbir şey bu yasadan azade değildir (sebep-sonuç prensibi).
-Her şeyde cinsiyet vardır. Her şeyin eril ve dişil prensibi vardır. Cinsiyet bütün planlar için geçerlidir (cinsiyet prensibi)
HERMES
İkilik, birlik için der erenler, hiçbir varlık birbirinden kopuk değildir, sicimler teorisini bilenler anlarlar ki, her bir madde birbirine sicim sicim bağlıdır ve her varlık bir diğer varlığın hareketi ile tetiklenir, etkilenir. Ancak yaratılış planı dahilinde her bir titreşimin mutlak matematiği hesaplanmış ve sonucu da biliniyordur. Küll-i akıl, cüz-i akılın anlayamadıklarını çoktan planlamış ve tezahür etmiştir, sadece bizler Ay altı yaşamsal varlıklar olduğumuz için ve Satürn ötesi alemleri algılama zafiyetinde olduğumuzdan, kısıtlı zamanda (Satürn) algılayabildiğimizce varız.
(Kaynak: Mahmut Erol Kılıç, Nur Cihan Ruhumun Masalı bloğu ve Kybalion)
Hermes’in İslam kültüründe İdris Peygamber olduğu düşünülür. Öte yandan şunu da yazmakta fayda var, İdris Peygamber çeşitli kültürlerde farklı isimlerle anılmaktadır. Astrolojinin babil döneminden çok az zaman öncesinde dünyaya inişi İslam dininde İdris Peygamberle olmuşken, diğer inanışlarda, Hermes, İmhotep, Asklepios, olarak geçmektedir.. İdris Peygamber konusuna sonra yine değineceğiz. Şimdi asıl konuya geçelim..
Evet Ay en alt semada, Satürn ise en üst semadadır. Bu yüzdendir ki, Dünyaya açılan kapı Ay, Allah’a açılan kapı ise Satürn’dür. (Ancak yukarıda da yazdığım gibi Chiron kilitdir, üst alem kapısına Chiron’u anlamakla ancak ulaşılır.) Bu yüzdendir ki, 4. ev hem hayatın başlangıcı hem de sonudur, ana rahminden dünyaya açılan bu evden çocuk 5. ev aracılığı ile varlık bulur. 5. evin doğal yöneticisi Güneştir. Güneş 4. semada yer alır. ( İdris Peygamberin cenneti görmek isteyip de girdikten sonra çıkmadığı sema 4. semadır, bu sebepten dolayı, İmhotep olarak bilinen İdris Peygamberin bir türlü mezarına ulaşılamamıştır..)
Öncelikle size Ay üstü semaları yazayım, evet 1. kat sema Ay’ın ikametgahıdır, 2. kat sema Merkür’ün ikametgahıdır ( Merkür’e astrolojide Hermes de denir ve astrolojinin Merkür’le olan yakın ilişkisini buradan daha iyi anlayabiliriz, Merkür her bilgiyi öğrenmeye çalışan Zeus’un habercisi olan bir arketiptir.) Merkür bir nevi Dünya ile Ay üstü sema arasında iletişimci vasıftadır.. 3. kat semada Venüs yer alır, eski astroloji de çalgıcı olarak bilinir, eğlence durağıdır, benefik olduğundan, dünya sıkıntılarının dağıldığı ama ileri gidildiğinde, ateşe girizgah olunan bölgedir. Bu sebeple 4. kat sema da Güneş vardır ve yakıcıdır, Güneş’le yanmayı başaran ben bilinçli hale gelir, ancak benlik bilinci bende kalmışsa daha yukarı sema da Mars yani 5. sema da Mars uhrevi yolda güçlü bir sınavdır, gücün ve kudretin olduğu bu ikametgah, kişinin heveslerine giden yolda oldukça zorlu sınavlardan geçmesine sebep olabilir. 6. kat sema Müşterinin yani Jüpiter’in ikametgahıdır. İlahi bilinci derinlemesine algılamanın yolu bu şanslı planetten geçer ve bir çok sınavlarla dolu dünya hayatı Zuhal’le yani Satürn’le son sınavına tabii tutulur, kişi hak ettiyse, Satürn’ü aşabildiyse kollektif bilince ve arşa, kürsiye ulaşır.. Kollektif bilinçte yer alan kollektif gezegenler yaradılıştan bu yana insanoğluna sunulan bilginin depolandığı yerdedir, bunlar 7. kat sema ile arşın arasında kalan bölgededir ki, burada Rab hak eden kullarına kozmik bilincin ve yaradılışın kaynağını sunar, geçmişten bu yana DNA’larımızla getirdiğimiz bilgilerin bilincine varmamızı sağlar.
Sevgili dostlar; bir düşünün yaşam sürecimiz boyunca türlü etkilerle, birçok boyutta sınanmaktayız, Satürn bu sınavlarda en ağır ama en öğretici olanı bize sunmaktadır. Çeşitli döngüler, transitler ve ilerletimlerle astrolojide az çok neler yaşayabileceğimizi, bilincimiz çerçevesinde, bize sunulan bilgiler ve çeşitli çalışmalar sonucu biliyor olsak bile, bizi aşan bir gücünde farkındayız, bu sebeple, Allah en iyisini bilendir demek gerekmektedir, tabii Allah inancı olmayanlarda başka güçlerin varlığını kabul etmektedirler, belki kaos, belki başka bir şey, ama hepimiz farkındayız ki, bizim üstümüzde bir güç var ve bilmemiz gerektiği, azmettiğimiz kadarıyla öğreniyor, bilebiliyoruz..
Ay ile Dünyanın kapısını araladık, Güneş’le doğup fiziki bedene girdik bundan dolayı, ana rahminin olduğu bölge olan 4. evin ardından 5. ev yani çocuk evi gelir ve bu yüzdendir ki Ay ve Güneş birbirinden ayrılamazlar. Ay fiziki bedenin oluşum aşamasında etkin olan ışıkken, hayatı gösteren ışık kaynağı da Güneş’tir. Güneş’in koç burcunun yücelimi ve Ay’ın da boğa burcunun yücelim yöneticisi olduğunu bilenleriniz vardır. Koç burcu 1. evin yani sosyal maskemizin, benliğimizin olduğu evdir, kendimizi gösterdiğimiz yerdir. Farkındaysanız 5. evde kişinin sahnesinin olduğu evdi ve Güneş haliyle parlamayı istediğimiz alanda yerleşecektir. Bu sebeptendir ki, kişi Güneş’inin bulunduğu evin sırrına vakıf olur, çünkü orası aydınlandığından karanlıkta bir şey kalmayacaktır, haliyle kişi o bölgeyi çok iyi tanıyacaktır. Hatta Güneş o evde asalet almasa dahi kendi asaleti buna yetecektir, Satürn’ün etkisinde kalıp güvensizlik yaşamadığı müddetçe. Güneş 1. evin yani koç burcunun yücelim yöneticisiydi ve kendi ile aynı mizacı taşıyan, yani sıcak-kuru mizaçta olan Mars’la aynı burçta yöneticilik paylaşabilmektedir, bunun yanı sıra yaşamın ilk evi koç olduğundan Güneş’in bu evin yöneticiliğini paylaşması gayet doğal olacaktır.
Ay ise boğa burcunun yücelim yöneticisidir, boğa burcu 2. evin doğal burcudur. 2. ev varlık değerlerimiz ve sahip olduklarımızla ilişkilendirilen bir evdir. Ay sabit etkileri olan bu burçta, huzurda ve güvende hissedecektir kendini, ana rahminde fetus rahim duvarları arasında kendi kabuğunun içinde güvendeydi, aidiyete sahipti, anneyle bütündü, ama fiziki bedenin ana rahminden çıkışı ile güvenliğinin sarsılmasını yaşar. Bu insanoğlu için hem ilk şok, hem ilk hayal kırıklığı, hem de ilk deneyimdir. Haliyle bunları yaşayan içsel bilinç, sahiplenici, güvende ve huzurlu olabileceği bir ev arayışında olacaktır. Bunun Fiziki bedeni gözler önüne seren 1. evden sonraki evde yerleşen burç olması da bedenden uzaklaşmadan içsel varlığını sürdürmesini sağlaması açısından da önemlidir. ayrıca 2. evle varlık değerini hissettiği bir burçta olacaktır, boğa burcu duyuların en hassas çalıştığı burçtur ve dişi bir gezegen tarafından yönetilmektedir, Ay kendisi gibi dişi olan Venüs’le aynı burcun yöneticiliğine elbette ki en uygun gök cismi olacaktır. Güneş kralsa, Ay kraliçedir.
Satürn’e gidişimiz….. devam edecek 😉 (2012)
YONCA BAZ OLAMAZ @muneccimemyonca (astroyonca)
Whatsap İletişim: 0532 159 8623
astroyonca@gmail.com
+ There are no comments
Add yours